Hayatın basit ama anlamsız olduğu dönemler var... (Hayat aslında çok da komplike değil, biz bence onu bu hale getiriyoruz. ) Ya da benim hayatımdaki evreler böyle; sıkıcı, belirsiz ve bilmiyorum belki tekdüze.
Bir de bisiklete binmek var ama günbatimiiçkisi'nin de dediği gibi pedala bastığın zaman bütün sıkıntılarını, üzüntülerini ve yorgunluğunu her çevirdiğin pedalla atmak var. Tazelenmek ve yenilenmek var. Her zaman derim, bisikletim olduğu zaman kendimi yalnız hissetmem yollarda. Bazen seni en yakınında daha çok dinler, seksten daha iyi gelir.
Hem 2 tekerlek özgürlüktür...
17 Eylül 2009 Perşembe
2 Eylül 2009 Çarşamba
Yaz bitmişken...
Yaz biterken hala yazı bekleyen şarkılar dinliyorum: Flunk-Sitting on my Balcony, The Clientele-Here comes the Phantom.
Ne yazık ki link veremiyorum, çünkü grupların myspacelerinde bu şarkılar yok... Evet, grupların en sevilen şarkıları değil ama en neşeli ve hayata en mutlu bakan şarkıları. Yazın henüz bitmesine rağmen 1 aydır saçma bir mutlulukla bu şarkıları dinleyip, garip bir heyecanla yeniden yazı bekliyorum. Planlar yapıyorum, o güzel 3 aya hiç birşey sığdıramıyorum...
April in my mind, but I can't sleep
So I take a walk under the trees
What did I see? Summer waits the leaves
As lovely as I've ever known
Happiness just comes and goes
My heart is playing like a violin
Sunday, and she called again
Now where can I go?
Somewhere the wind don't blow me back into the conversations
Promises and situations, yeah
It's all constant, in the air.
The phantom finds you cryin' in the streets
Lonely cops pick flowers on their beats
And what do they see? Summer waits in the leaves
As lovely as they've ever known
Happiness just comes and goes
My heart is playing like a violin
Sunday and she called again
All of the dreams that you dream
I hope that they are all of me
I hope that they are all of me
It's the phantom
Here comes the phantom
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)